“HOŞ BİR SADA” BIRAK BE DOSTUM!(*)

Bu şehrin eşkıyaları da evliyaları da sana emanet dostum biliyor musun?

Bu şehrin ana caddelerinde yanan ışıklar nasıl ki içini ısıtıyorsa arka sokaklarında sönen ocaklar da yüreğini burkmalı bilesin.

        
Hala oyunda oynaşta olma lüksüne sahip olduğunu mu düşünüyorsun yoksa?

Nefsine yenik düşme, dedikodulara aldırış etme ve at gözlüğüyle bakma lüksüne hele hiç sahip değilsin dostum!

Bir bütün olmanın yolları parçalardan geçer biliyor musun?

Parçaları bütünleştirmek, dağılanları toparlamak, küsenleri barıştırmak, kaçanları yakalamak senin işin dostum senin işin?

Bu dava hor ama bu büyük biliyor musun?

Ama bu dava bir zamanların mücahit kesilip şimdilerde mütahitlik yapanların tekeline bırakılmayacak kadar büyük bir dava dostum, hem de çok büyük bir dava!

Yükseklerde sert esermiş rüzgâr biliyor musun?

Sen inancında, düşüncende, ideallerinde yüksek düşünmelisin dostum çok yüksek. Sende şahsi hesaplarını bu davdan üste tutarsan yükseldikçe alçalırsın dostum bilesin!

Dava kitaplarda yazılmaz biliyor musun?

Bunu bize öğretenlerin 24 saatinde uyku yok, rahatlık yok, rant yok, hesap yok bilesin dostum hesap yok!

Bizim en önde yürüyen bayrağımız sevgi ve kardeşliktir biliyor musun?

Bunu bayraklaştırmak yerine sloganlaştıranlara inat yüreğinin en derinliklerine bunu nakış nakış işlemlisin dostum işlemlisin!

Sağına bak dostum, soluna bak, biz kaç kişiyiz biliyor musun?

Arkanı döndüğün anda sana ihanet etmeyecek, senin şahsında davayı satmayacak, seninle beraber davaya kol kanat gerecek sadece birkaç kişiyiz dostum, sadece birkaç kişi!

      
Susmamak gerektiğini de biliyor musun dostum?

Susmak zillet getirir, sefalet getirir, esaret getirir, rezalet getirir, felaket getirir ama doğruların yanında olmak izzet getirir, şeref getirir, onur getirir dostum onur getirir.

Mazeret üretme artık be dostum, mazeret üretme!

Çık yola, yüreğindeki sevgi iksirini, kardeşlik ruhunu, birliktelik fitilini ateşle be dostum ateşle. Öyle bir yürek seferberliği başlat ki dost düşman çatlasın, cümle alem dinlesin. Hatta seni gömmek isteyenler bile yazdığın destanla tarihe sığmayacağını bilsinler be dostum bilsinler!

Bunlar zor değil be dostum, hele inançlı, imanlı bir yüreğe hiç mi hiç zor değil biliyor musun?

        
Dün Bedir’de, Uhud’da, Hendek’te bu tarihi yazan erler, Çanakkale’de, Kosova’da, Bosna’da, Çeçenistan’da, Gazze’de kendini gösterdi biliyorsun.

İnan ki zor değil dostum inanki hiç zor değil!

Başlattığın yürek seferberliğinde sağında solunda, önünde ardında yine seninle aynı ateşe karşı koyacak yine aynı düşmana cephe alacak yiğit Ali’ler, Mert Hasan’lar, gözünü budaktan esirgemeyen Mehmet’ler bulacaksın dostum bulacaksın!

Sen ayağına takılan çakıl taşlarıyla oyalanmayı bırak be dostum!

Gir şöyle engin deryalara bak ne mücevherler bulacaksın bilesin.

Şu sözleri yüreğine kazırsan o mücevherler senin avucun içindedir dostum bilesin

“Harabat ehline hor bakma şakirt,

Cümle viraneler içinde defineler var!”

Hatta ne yap biliyor musun dostum:

“Avâzeyi bu âleme dâvûd gibi sal
Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş!”

(*) İyinin, güzelin, doğrunun ve adil olanın hakim olması için yollara koyulmuş, davanın delisi olmuş tüm kardeşlerime yürekten bir seleniştir.

 
HÜSEYİN EMRE AKTAŞ